Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yıllarında gerçekleşen önemli çatışmalardır. Bu savaş, Osmanlı İmparatorluğu’nun direnişi ve Müttefik Devletler’in stratejileri açısından kritik bir öneme sahiptir. Müttefikler, Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’a ulaşmayı ve Osmanlı topraklarını ele geçirmeyi hedeflemiştir. Savaş, sadece askeri taktiklerle sınırlı kalmayıp, uluslararası ilişkilerin şekillenmesinde de önemli bir rol oynamıştır. Birçok ülke bu çatışmaya katılmış, farklı stratejiler geliştirmiştir. Savaşın gerçekleştiği coğrafi alan, stratejik açıdan çok değerlidir. Dolayısıyla, bu savaşın çeşitli yönleri incelenirken, uluslararası güçlerin rolü ve katılımı da dikkate alınmalıdır.
Çanakkale Savaşları, Müttefik Devletler’in 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı başlattıkları bir askeri harekâtla başlamıştır. Çanakkale Boğazı’nın stratejik önemi, Müttefikler’in bu bölgeyi ele geçirmek istemesine neden olmuştur. Savaşın başlangıcında, geniş bir donanma ve askeri güçle bölgeye yapılan çıkarma planları geliştirilmiştir. Müttefikler, bu operasyonu gerçekleştirmek için büyük bir kararlılıkla hareket etmiş, ilk önce deniz yoluyla saldırmayı istemiştir. Ancak, Osmanlı savunma hatları, güçlü ve etkili bir direniş göstermiştir. Müttefik askeri stratejileri, ilerlemenin engellenmesi sonucunda ciddi revizyonlar gerektirmiştir.
İlk başta, deniz yolu ile yapılacak olan saldırının yeterli olacağı düşünülmüştür. Fakat, bu strateji hızlı bir şekilde başarısız olmuştur. İngiliz donanması, Seddülbahir ve Kumkale kıyılarına yoğun bombardıman düzenlemiştir. Ancak Osmanlı askerleri, bu saldırılara karşı güçlü bir savunma ortaya koymuştur. Dolayısıyla, Müttefikler kara harekâtına geçmek zorunda kalmıştır. Bu aşamada, yeni stratejiler geliştirilmiş ve 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yapılmıştır. Kara savaşı, Müttefiklerin fazla kayıp vermesiyle devam etmiştir, bu da savaşın seyrini değiştirmiştir.
Britanya, Çanakkale Savaşları’nda en fazla birlik ve kaynak gönderen Müttefik Devleti olmuştur. Savaşın başlangıcında, Britanya hükümeti bu alanda önemli planlar geliştirmiştir. Savaşın bir denizsel zaferle hızla kazanılacağına inanılmıştır. Bu doğrultuda, Britanya donanması, bu bölgeyi kontrol altına almak için büyük çaba harcamıştır. Başlangıçta varılan sonuçlar, Britanya’nın bu stratejisini desteklemiştir. Ancak, Didimli tahkimatların aşılması beklenenden zor olmuştur ve bazı Britanya gemileri ağır hasar almıştır.
Britanya’nın Çanakkale’deki plana katılımı, çok uluslu bir mücadelenin de habercisi olmuştur. Bu aşamada, Britanya askeri liderleri arasında strateji uyuşmazlıkları yaşanmıştır. Bir kısım, Karadeniz üzerinden bir harekât düzenlenmesini önerirken, diğerleri doğrudan Çanakkale’ye saldırılmasını öngörmüştür. Ancak, her iki yaklaşımın sonuçları vaadi altında savaşa katılan askerlerin durumunu zorlaştırmıştır. Sonuç olarak, birçok Britanya askeri, bu savaşta büyük kayıplar vermiştir ve bu kayıplar, Britanya hükümetinin savaşta izlediği stratejileri sorgulatmaya başlamıştır.
Fransa, Çanakkale Savaşları sırasında, Müttefik Devletler’in önemli bir parçası olmuştur. Fransız ordusu, Gelibolu yarımadasına gerçekleştirilen çıkarma harekâtında önemli rol oynamıştır. Fransız birlikleri, Britanya güçleriyle birlikte savaşın seyrini değiştirmek için çaba göstermiştir. Fransız ordusu siper savaşlarında başarılı bir direniş göstermiştir. Fakat, cephede yaşanan kayıplar, Fransa’nın mevcut askeri gücünü zorlamıştır. Bu durum, Fransa’nın Çanakkale'deki varlığının önemini vurgulamaktadır.
Avustralya, Çanakkale Savaşları sırasında, Anzak kuvvetlerinin bir parçası olarak kritik bir rol oynar. Avustralya askerleri, 25 Nisan 1915’te Gelibolu’ya çıkarma yaparak çok önemli bir destan yazmıştır. Anzakların cesareti, savaşın tarihine geçmiştir. Ancak, bu seferin sonucunda büyük kayıplar yaşanmıştır. Avustralya’nın Çanakkale'deki kayıpları, ulusal kimliğini beslemiş ve Avustralya toplumunda öz güven gelişimine katkıda bulunmuştur. Bu açıdan bakıldığında, Avustralya’nın savaş tarihindeki yeri daha iyi anlaşılmaktadır.
Çanakkale Savaşları, hem askeri hem de politik anlamda derin izler bırakmıştır. Gelişmeler, Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilgisi ile sonuçlanmamış, aynı zamanda uluslararası güç dengelerini etkilemiştir. Müttefikler, savaşın ilk aşamalarında başarılı olmayı hedeflemiş, ancak bunun tam tersine büyük kayıplar vermiştir. Savaşın sonunda, Müttefiklerin başarısızlıkları, Osmanlı İmparatorluğu’nu daha güçlü kılabilirken, bölgede uzun süreli çatışmalara zemin hazırlamıştır.
Sonuç ve etkiler sadece savaşla kalmayıp, dünya tarihini de şekillendirmiştir. Çanakkale Savaşları, Türk ulusunun var oluşunu pekiştirmiştir. Türk halkı, bu savaşla birlikte bağımsızlık mücadelesine yönelmiştir. Bu bağlamda savaşın sonuçları günümüzde bile hissedilmektedir. Ayrıca, mücadelede yer alan tüm ülkelerin uluslararası ilişkilerine de katkıda bulunmuştur. Çanakkale Savaşları’nın getirdiği dersler, stratejik düşüncenin ve askeri planlamanın önemini gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla, savaşın incelenmesi, geçmişten günümüze aydınlatıcı bilgiler sunmaktadır.